Türkiye’de sürekli gündemde olan ve hükümet programlarında ve medyada daima yer verilen önemli bir konudur Vergi.
Günümüzde Vergi Kanunlarında devamlı bir çok değişiklik yapılmakta her gün yeni bir kanun çıkarılması ihtiyaç duyulmaktadır.
Bize göre Vergi Kanunlarında çözümlenememiştir. Bu nedenle, VERGİ’nin ADİL ve TABANA yayılabilmesi için yeni düşünce ve sistemin oluşturulmasını önermekteyiz. Bu Vergileme Reformu ticari hayatta oluşan yüksek teknolojiye ve uluslar arası ticaretin kurallarını düzenleyebilmek amacıyla çıkarılmalıdır. Aksi takdirde REFORM olarak yapılan düzenlemeler VERGİ ADALETİNİ BOZABİLME riskini de içermektedir.
Bu düşüncelerden hareketle, Ülkemizin Vergi Kanunları ve İdarelerinde ortaya çıkan sorunları aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz.
1 — Gelir İdaresinin kaynaklanan sorunlar,.
2 — Vergi Denetim Kurumlarından kaynaklanan sorunlar,
3— Kanunların eksiklik ve yanlışlarından kaynaklanan sorunlar,,
4— Yargıdan Kaynaklanan Soruınlar,
5– Ticari Hayatı Düzenleyen Diğer Kamuya Yararlı Kurumların (Bankalar, Borsa, BDDK, SPK, EPDK, KGK,) yarattığı sorunlar,olarak sıralayabiliriz.;
Vergide yapılacak REFORMLAR yapılırken yukarıda saydığımız sorunların ve çözüm önerilerinin birlikte ve ORGANİZE değerlendirerek YENİ SİSTEM kurulmalıdır.
Bize göre Vergilemedeki İlkeler;
– Basitlik; Sade Vatandaşın Anlayacağı Hesaplaması kolay olmalıdır.
– Vergi Adaleti: Her vatandaşın Ödeme Gücüne göre alınmasıdır.
– Tabana Yaygın Olabilmesi: Vergi Her kesimi ilgilendiren bir konudan alınmalıdır.
– Halk tarafından Kabul edilmesi gerekir.: Halkın Vergi Ödemesi gerektiği konusunda şüphesi olmamalıdır.
Aksi takdirde yapılan düzenlemeler sadece yasalarda kalmakta ve Vergi Adil olmamakta ve Tabana yaygın bir vergi alınması mümkün olmamaktadır.
Sorunların Çözüm Önerileri :
1 — Gelir İdaresinin Sorunlarından Kaynaklanan Sorunların Çözümü:
Gelir İdareleri birimleri Anadolu’da Vergi Dairesi Müdürlükleri ve Mal Müdürlüklerinden oluşmakta ve Ankara’da Gelirler Genel Başkanlığına Bağlı yürütülmektedir.
Vergi Tark ve Tahakkuk işlemleri Vergi Dairesi Müdürlükleri tarafından yürütülmektedir. Ancak 3568 Sayılı Yasaya göre yetkili SMMM ve YMM’ler mükelleflerinin beyannamelerini Elektronik ortamda göndererek Gelir İdaresinin Tark ve Tahakkuk görevini üzerlerine almışlardır. Sadece belli bir takım Vergilerin Tark ve Tahakkuk yükü Vergi İdarelerindedir. Gelir İdaresi Tark ve Tahakkuk aşamasındaki YÜKÜNÜ SMMM ve YMM.lere vermiştir. Vergi idareleri sadece Vergi Cezaları ve Özellikli konularda tarh ve tahakkuk görevi yapmaktadır. Bu konuda İdare sadece Vergi Tahsili, Açılış, Kapanış, Vergi Mahsup ve İadeleri, Sınırlı Denetim ve Özel İşlemlerin Tark Tahakkuk ve Tahsilatını yapmaktadır. Bize göre Vergi İdaresi tamamen Açılış, Kapanış ve Tarh ve Tahakkuk görevini bırakmalı, Tarhı 3568 Sayılı Kanuna göre yetki almış SMMM ve YMM’lere vermeli, Tahsil görevini de Tüm Bankalara devretmelidir. Gelir İdaresi sadece personeli fiziki kapasitesi düşük olan binalarda faaliyette bulunmaktadır. (Asansör, otopark, ulaşım, yetersiz personel, yeni personel…gibi sorunları vardır.) Vergi İdaresi personelleri kapasitelerinin çok üzerinde mükellef sayısına sahiplerdir. Birçok ilçede hâlâ bağımsız vergi dairesi müdürlükleri yoktur. Vergi Dairesi görevini, buralarda mal müdürlükleri yürütmektedir.
İş yükü yüksek olan ve mükellef sayısı çok olan dairelerde iş yükünü azaltıcı yeni personel istihdam edilmeli, Vergi Dairelerinin otoparkı olan, asansörü olan, ulaşım imkanı geniş, yeterli eğitimli personellerle donatılması gerekir.
2 — Vergi Denetim Kurumlarından Kaynaklanan Sorunların Çözümü:
Vergi Kanunlarına göre Vergi Denetimi yapmaya ilgili Vergi Dairesi Müdür, Vergi Denetim Birimleri ve Mali ve Organize Suçlar Birimi yağmaktadır.
Vergi İncelemesinin Belli bir kurala bağlı olduğu yasal mevzuatta yazılmasına rağmen hala Vergi İncelemesine, Telefonla Defter Belge İsteme, Denetimin sınırının neler olduğu uygulamada belli değildir. Bu Nedenle Hem Vergi Mükellefleri hem de Vergi Denetim elemanları denetlemeye başladıkları her firmayı Vergi Kaçırmış biri gibi davranmakta, Mükellefi güvenmemektedir. Oysaki ispatı olmayan hiçbir suçtan mükellefi sanki suçluymuş gibi davranması yanlıştır. Suç varsa Cezası Yasalarda yazmalıdır. Vergi Ödememek, Vergi Kaçırmak Cezasız kalmamalıdır. Ancak Başkasının aldığı Sahte fatura nedeniyle Dürüst mükelleflere demetim yapıp onlardan bu vergileri talep etmek Mükellefler nezdinde Vergi ve İdareye güveni azaktmaktadır.
Ba-Bs Formları ve Alış Faturaları nedeniyle Mükellefleri Koda sokmak, katagoriye ayırmak yanlıştır. Aslolan Vergisini ödemek zorunda olandan vergisini almkatır. Aldığı malın faturasını almış, Bankadan ödemiş olmasına rağmen Sahte fatura düzenleyenden mal aldın diye Vergi Kaçırdın bu vergiyi ödemek zorundasın demek Vergi Adaleti açısından yanlıştır. Bu uygulamanın düzeltilmesi gerekir.
Vergi Kanunlarında Pişmanlık hükümleri olmasın rağmen Vergi beyannamelerini kendiliğinden düzelten, Ba-Bs Formlarını kendiliğinden düzelten firmalara Ceza kesilmesi Anayasa ve Vergi Usul Kanuna aykırıdır. Bu tür uygulamalardan Vazgeçilmesi gerekir..
Aynı şekilde Sigortalı İşe Giriş-Aylık Prim Bildirgelerine kendiliğinden Ek veya Düzeltme yapan mükelleflere de İdari Para Cezası kesilmesi Adil ve doğru değildir. Yasalar insanlara kurallara uymayı önermelidir. Asıl olan budur.
Bize göre İdareler, Mükelleflerden Bilgi ve Belge istenmesi halinde, istenen bilgi ve isteme yazısına rağmen verilmemesi veya beyannamelerini düzeltmemesi halinde mükellefe ceza kesmelidir.
3 — Kanunların Eksiklik ve Yanlışlıklarından Kaynaklanan Sorunların Çözümü:
Kanunlar Mükelleflerin Durumuna göre Vergi Almayı, Eşit ve Adil olmayı hedefler. Ancak Mükellefler de bu Verginin Ödenebilir olup olmadığını test ederek Ödenemeyecek veya Adil olmadığı kanaatine varır ise, Vergi Kaçırma Eğilimine girerler. Bu nedenle Gelir İdaresinin Kanunların uygulamasında oluşan hata ve yanlışları bir an önce düzenlemesini yaparak güncellemelidirler.
Zamanla anlamını yitiren vergilerin örneğin Deprem Vergisi, Eğitime Katkı Payı, Savunma Sanayi Fonu, Özel İletişim Vergisi gibi… bir ön önce sonlandırılması gerekir. Bu tip özel durumlar nedeniyle çıkarılan vergileri mükelleflere yeni ad ve yeniymiş gibi devam ettirmek mükellefler nezdinde olumsuzluğa neden olmakta ve Mükelleflere Vergi Ödeme istek ve arzusunu azaltmaktadır. Böylelikle Vergi Kaçırma Eğilimini arttırmaktadır.
Bize göre, Vergi Kanunlarını tekrar kontrol etmek gerekir. Bazı kanunları değiştirmek ve VERGİ REFORMU hazırlamak gerekir. 1990’lı yıllardan beri alınan KDV Vergisi de ıslah edilmesi gereken bir vergidir. Biz bu verginin İndirim Mekanizmesının kaldırılmasını, ve % 1 oranında her mal ve hizmet bedelinden alınmasını savunuyoruz. Böylelikle Vergi hem tabana yayılır, hem de Vergi Adaletsizliğinin önüne geçilmiş olur.
Aynı şekilde Gelir Verisi Tarifesi ile Kurumlar Vergisi Tarifesinin aynı olmasını, ve Tek Oranlı olmasını öneriyoruz. Yani % 20 olmalıdır. Bizce tüm gelirlerin beyanname ile beyan edilmesi, Kaynakta vergi alınması sisteminin en az düzeyde tutulmasını önermekteyiz.
Gelir Vergisinde oluşan Kademeli Vergi Tarifesi, Mükellefleri Gelirlerini Vergi Dışı bırakma, Vergi Kaçırma Eğilimini ve Vergi Adaletsizliğine yol açmaktadır.
Ayrıca Her kurumun Kendi kuralları ve bir birleri ile entegre çalışmayışı yıllardır mükellefleri kurumlar arası dolandırmakta, iş zaman ve para kaybına sebep olmaktadır.
Personeller açısından bakıldığında Yeni iş alanı yaratılması açısından Emeklikik yaşı dolan tüm personeli emekli etmek ve Emekli olduklarında da Maaşlarında düşüklük olmadan hayatlarını sürdürmelerini sağlanması halinde, tüm personellerden Emeklilik süresi dolanların ayrılacağı ve Genç İşsiz insanların bu göreve yerleştirilmesi ile istihdama katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.
4 —Yargıdan Kaynaklanan Sorunların Çözümü:
Vergi Kanunları ve Vergi Denetimleri sonucu oluşan uyuşmazlıkların çözüm yeri Vergi Mahkemeleri ve Danıştay’dır. Ancak Mahkemelerde olan dosya yoğunluğu ve iş yükü sebebiyle kararlar çok geç çıkmaktadır. Bu da Mükellef ile İdareler arasında sorunların kısa sürede çözülmemesine sebep olmaktadır. Bize göre, Vergi Kanunları ile ilgili Gelir İdaresi önceki Davalarda verilen kararların uygulaması ve bir daha aynı konuda itilaf oluşmaması açısından bir dava kararı var ise artık idare Yeni bir düzenleme yapana kadar, tüm uygulamalarını karara bağlanmış Dava Sonucu gibi değerlendirmelidir. Aksi takdirde aynı konularda yüzlerce dava oluşmaktadır.
Ayrıca Vergi İdaresi bir itilaf öncesi Gelir İdaresi’ne direk görüş sorabilmesi ve bu görüşün de kısa sürede karara bağlanması yönünde bir yönetmelik çıkarması yerinde olur. Böylelikle Dava açılmadan Vergi Dairesinin üst kurumu olan Gelir İdaresi’ne başvurularak 30 gün içerisinde görüş verilmesi aksi takdirde sonraki 30 gün içerisinde de dava açılması gerekir.
Yine Vergi Kanunlarında Hissesini devreden hissedarların Hisse devirden sonra eski ortaklara dönülmesinin önü kapatılmalıdır. 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Kanunda değişiklik yapılarak, Şirketin Borcun tahakkuk ettiği dönemde değil de ödediği dönemde kim şirketin ortağı ve sorumlusu ise Vergi Borçlarından sorumlu olmalıdır. Aksi takdirde, Şirketini devretmiş, devir tarihi itibari ile Borcu olmayan şirketin geriye dönük oluşabilecek Vergi Düzeltme ve İnceleme sonucu oluşacak borçlarından eski ortakların sorumlu olması yanlış ve ticari teamüle uygun değildir.
Aynı şekilde hissesini devreden ortağın Defter ve belge saklamasına yönelik sorumluluğu da olmamalıdır. Buna dönük vergi ve Ceza salınmamalıdır.
Vergi Usul Kanunda E-Defter ve E-Fatura Limitleri günün şartlarına göre belirlenmelidir. 2016 yılında uygulanacak işlem için 2013 verisi dikkate alınmamalıdır. 2014 sonu Ciroları baz alınmalıdır. E-Fatura ve E-Defter tutma zorunluluğu için Satış rakamı KOBİ Kriterini geçen Yani 40.Milyon TL aşanlara zorunluluk getirilmelidir. Aksi takdirde Mükelleflerin bu tip bir alt yapı ve Personel maliyetine katlanması zor olacaktır. Sistemden çıkışlara izin verilmelidir. Örneğin Cirosu düşenler, Tasfiye sürecine girenler, Birleşen veya Bölünen kurumlar bu sistemden çıkabilmelidir.
5- Ticari Hayatı Düzenleyen Diğer Kamuya Yararlı Kurumların (Bankalar, Borsa, BDDK, SPK, EPDK, KGK,) yarattığı sorunların Çözümü:
Bize göre, ticari hayatında oluşan sorunlar sadece Gelir İdaresi değildir. Gelir İdaresi bu kurumlardan sadece biridir.
Mükelleflerle ilişkide bulunan BANKALAR, SGK, İŞKUR, BBDK, EPDK, SPK, KGK gibi kurumlar da düzenlemeler yaparak Mükelleflerin uygulamalarını yönlendirmektedir.
Özellikle Bankaların yaptığı düzenlemeler Kredi Kartları Taksit yönetmeliği gibi Mükellefleri ciddi değişiklik yapmaya yöneltmektedir. Yazarkasa Pos uygulaması, Tüketici Kredi Sözleşmeleri gibi bir çok uyum için ek maliyetler getirmektedir. Bir düzenleme yaparken Toplumsal Maliyet-Toplumsal Fayda sorgulanmalıdır. Toplumsal Fayda varsa ve Maliyetten çoksa uygulama yapmak gerekir.
Sosyal Güvenlik Kurumunun İş ve İşçi haklarını savunma misyoru, Önemlidir. SGK.’nın yaygın Denetimi kişilere ve Firmalara Ceza yazma mantığı ile değil, Biz Kayıt dışılığı nasıl aza indirebiliriz şeklinde olmalıdır. İdari Para Cezası Mükellefin Vergi Kanunlarında yer alan hakkı gibi SGK’da da bir Pişmanlık müessesesi getirilmesi gerekir. Pişmanlıkla verilen bildirim ve bildirgelerde İdari Para Cezası olmamalıdır.
Sermaye Piyasası Kurulu ve Enerji Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu ile Kamu Gözetim Kurumu gibi üst kurullar Mükelleflerin Şeffaf, Denetlenen, Toplumun düzenini sağlayan kurumlar olmalı, birbirleri ile çelişen kararlar yayınlamamalıdır. Kanunlarla kim kimin altı, üstü belirlenmeldir.
Ahmet GÜNDÜZ – YMM