Birleşme ve Satın Almalarda Çalışanların Hakları

Birleşme ve Satın Almalarda Çalışanların Hakları

Birleşme ve Satın Almalarda Çalışanların Hakları, “Birleşme ve satın alma anlaşmaları risklerle birlikte gelir. Birleşme veya devralmayı düşünen herhangi bir şirketin, sağlam bir anlaşma yapmak için yasal, finansal ve teknolojik ayrıntılara odaklanması gerekir. Durum tespiti yapmak ve kültürü dikkate almak da önemlidir.

Birleşme ve Satın Almalarda Çalışanların Hakları

Birleşme, Satın alma, iş ortaklığı kurulması, sermaye yatırımı yapılması veya şirket elden çıkarılmasında çok sayıda riskleri bakımından karmaşık sorunlar doğurmakta ve vergi verimliliğini ve kesinliğini iyileştirme adına pratik stratejiler oluşturma fırsatları yaratmaktadır. Uluslararası Anlaşmalar dünya çapında faaliyet gösteren şirketleri kapsadığından, dikkate alınacak konular çok çeşitli olmaktadır.

Şirketler birçok ülkede çeşitli konularda uzmanlaşmış tecrübeli bir danışmana ihtiyaç duymaktadırlar. Şirketimiz, Vergisel Süreçlerin Yönetimi konularında danışmanlık yapmaktadır.

Birleşme, Satın alma, iş ortaklığı kurulması, sermaye yatırımı yapılması veya şirket elden çıkarılmasında sonrası uyum ve raporlama dahil olmak üzere, her türlü birleşme, satın alma veya elden çıkarma süreçlerinde danışmanlık vermekteyiz. Şirketimiz vergisel veya iş hayatıyla ilgili sorunlarınızda destek olmaktadır.

Bölünmelerde İşçilerin Devri

Bölünme işlemleri devralma ve birleşmelerden nitelik olarak farklıdır. Önceden belirtildiği gibi, bölünme işlemlerinde, belirli varlıklar, sözleşmeler ve işçiler otomatik olarak devralan şirkete devredilir. Bu doğrultuda bölünme işlemlerinde devredilen işçilerin devreden şirkete karşı tüm hak, menfaat veya alacakları da devralan şirkete geçer. Bu nedenle, devreden şirketin, devredilecek işçilerini seçmeleri önem arz eder.

Birleşme ve Devralmalar

Anlaşma yapma, birleşme ve satın almalar şeklinde – uzun yıllardır işletme finansmanı dünyasının önemli bir parçası olmuştur. Kâr amacı gütmeyen düşünce kuruluşu Birleşmeler, Satın Almalar ve İttifaklar Enstitüsü’ne göre, şirketler son 40 yılda değeri 34.9 trilyon doları aşan 325.000’den fazla birleşme ve satın alma duyurdu. BCG’nin 2019 Birleşme ve Devralma raporuna göre, küresel birleşme ve satın alma değeri 2018’e göre yüzde 7 artarak beş yıllık ortalamaya yakın.

Ardından, 2020’de tüm dünyayı saran pandemi, finansal anlaşmalar dahil hayatımızın neredeyse her yönünü alt üst etti. Kapanmaların ve karantinaların olduğu bir yıl boyunca, 2020’de birleşme ve satın alma faaliyetlerinin önemli ölçüde düşmesi şaşırtıcı değil. Ancak ABD’deki ankete katılan anlaşma yapıcıların çoğu, Deloitte’un Birleşme ve Satın Almaların Geleceği Trendleri Anketine göre 2021’de birleşme ve satın alma faaliyetlerinin pandemi öncesi seviyelere dönmesini bekliyor .

4857 Sayılı İş Kanunu Uyarınca İşçilerin Devri

Bölünme operasyonlarının kendine özgü yeniden yapılanma nitelikleri nedeniyle ve bu operasyonlarda işçileri korumak için gerek İş Kanunu’nda gerekse TTK’da işçi haklarının devrine ilişkin hükümler yer almaktadır.

İş Kanunu’nun 6(1). “Bir işyerinin veya bir işyerinin bir bölümünün bir hukuki işleme dayalı olarak başka bir kişiye devredilmesi halinde, devir tarihinde işyerinde veya bir kısmında mevcut olan iş sözleşmeleri, tüm hakları ile birlikte devralana geçer. hak ve yükümlülükler.” Görüldüğü gibi bu madde uyarınca devralan şirket, çalışanların devrini içeren tüm işlemlerde devredilen çalışanın hak ve yükümlülüklerini de devralmakla yükümlüdür. Böyle bir durumda çalışanın tüm hakları devreden şirkette işe başladığı tarihe göre devam eder.

İş Kanunu’nda yer alan bu özel koruyucu hüküm, bir şirkette 15 yıldır çalışan bir işçinin, devralan şirkette yeni işe alınmış işçi olarak nitelendirilmemesi gerektiği için doğaldır. Böyle bir durumda çalışan kıdem, kıdem tazminatı, tatil gibi şirketteki haklarını kaybedebilecektir. Bu koruma o kadar önemlidir ki, 6(3) maddesi uyarınca devralan şirket, devredilen işçilere karşı yükümlülüklerini yerine getirmezse, devreden şirket, doğan işçinin maaşı, primleri, tatilleri ve ilgili ödemelerinden de sorumludur. 2 yıl süre ile devralan şirket ile birlikte devir öncesi.

Öte yandan, 6(4) üncü madde uyarınca “tüzel kişiliğin birleşmesi veya iştiraki veya tür değişikliği ile sona erdirilmesi hâlinde müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanmaz.” İlgili madde 2 yıl süre ile sorumluluk hükümlerinin birlikte uygulanmayacağı davaları saymakta olup, sayılan bu işlem türleri (birleşme, katılma, tür değişikliği) sonucunda, devreden şirket sona ermiştir ve dolayısıyla devralan ile sorumluluğu paylaşabilecek bir tüzel kişilik bulunmamaktadır. Bu kapsamda maddede sayılmayan bir işlem türü olmasına rağmen devredenin sorumluluğu paylaşabilecek bir malvarlığı bulunmaması nedeniyle 2 yıl birlikte tam bölünmeler halinde yükümlülük hükmünün uygulanmayacağı söylenebilir. aktaran ile. Öte yandan, hükmün koruma amacı dikkate alındığında, m. 6’daki ilgili kuralın uygulanmayacağı işlem türlerinden biri sayılmaz. ve devralan süre sınırlaması olmaksızın müştereken sorumlu olacaktır.

TTK Uyarınca İşçilerin Devri

İş Kanununa ek olarak, yukarıda da belirtildiği gibi, TTK Ekim ayı özel hükümleri bölünme işlemlerinde işçi naklini düzenler. Dolayısıyla bu durum uygulamada hangi hükümlerin uygulanacağı konusunda belirsizlik yaratabilir. Ancak hükümlerin çelişmesi halinde TTK hükümlerinin uygulanması gerektiği söylenebilir. Aşağıdaki gibi, İş Kanunu hükümleri her türlü işlemde işçi devrini düzenlerken, TTK hükümleri özellikle bölünme işlemlerine özel olup, bölünmede bu süreçten etkilenecek işçileri korumayı amaçlamaktadır. operasyonlar.

Bu kapsamda, 178(1) maddesi uyarınca, tam veya kısmi bölünmede “Çalışanlarla yapılan hizmet sözleşmeleri, işçi itiraz etmedikçe devir gününe kadar bu sözleşmeden doğan tüm hak ve borçlarla birlikte devralana geçer. ” Görüldüğü gibi TTK’da işçilere iş sözleşmelerinin devrine itiraz etme imkânı tanıyan özel bir hüküm yer almaktadır. Böyle bir durumda işçinin iş sözleşmesi ihbar süresinin sonunda sona erer.

Ayrıca TTK, Ekim 178(3) uyarınca, eski işveren ve devralanın, çalışanın bölünmeden önce vadesi dolan alacakları ile vadesi dolacak olan alacaklarından dolayı müteselsilen sorumlu olduğunu düzenlemektedir. çalışanın itirazı nedeniyle hizmet sözleşmesinin normal olarak sona ereceği veya sona ereceği tarih. Görüldüğü gibi, İş Kanunu’ndan farklı olarak TTK’nın müteselsil sorumluluk kuralını 2 yıl ile sınırlamadığı görülmektedir. Bu durum işçiye Ekim ayı koruması sağladığı şeklinde yorumlanabilir. Ancak yukarıda belirtilen nedenlerle bu hükmün tam bölünmelere uygulanamayacağı da söylenebilir.

Devredilecek Hak ve Yükümlülükler

Hem İş Kanunu hem de TTK, işçilerin hak ve yükümlülüklerine atıfta bulunsa da, bu hak ve yükümlülükleri tanımlamamışlardır. Ücret, ikramiye, fazla mesai, tatil ve buna bağlı ödemelerin devredilecek işçilerin hakları olduğunu söylemek mümkün olacaktır. Ayrıca ihbar ve kıdem tazminatı gibi işçinin sözleşmesinin sona ermesinden kaynaklanan ödemelerin de Ekim ayının devredilecek hakları olduğu söylenebilir. Ancak devrenin 178(1) maddesine göre itiraz etmesi halinde çalışanın kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmayacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla birlikte, işçinin korunması olan hükmün amacı ve TTK’nın özellikle devreye itiraz hakkını tanıdığı dikkate alındığında, işçinin itiraz etmesi halinde herhangi bir hak kaybına uğramaması gerektiği söylenebilir.

Yorum Yap